_*_USL@NM@Z_*_ AYIN Üyesi


 Mesaj Sayısı : 436 Yaş : 28 Nerden : İzmir-Bornova Kayıt tarihi : 24/02/09
 | Konu: Günaydınmı istiyorsun C.tesi Şub. 28, 2009 12:57 pm | |
| Hz. İbrahim’in, Nemrud tarafından ateşe atıldığını, ehlî ve vahşî hayvanlar dahi, Allâh Teala’nın ihsan ettiği bir his ile idrak etmiş oldukları için, onlar da ağlamakta, feryad etmektedirler. İşte bülbül ağlıyor… ve ortasının gülistan oluşundan bî-haber, etrafı hâlâ kor ve alev halindeki büyük ateşe doğru koşuyor. Cenab-ı Hak Cebrail’e (a.s.) emrediyor:
- Ey Cebrail koş, Nemrud’un ateşine doğru uçan bülbülü tut, ne istiyor, sor.
Cibrîl yetişiyor, ateşe varmak üzere olan bülbülü tutuyor ve soruyor:
- Küçük kuş, burada işin ne? Bülbül ağlayarak cevap veriyor:
- ’ın Halîl’ini(dostunu) ateşe attılar; madem ki ben onu kurtarmaya kadir değilim, bari ben de onunla beraber yanayım, diyorum.
Cebrail aleyhisselam bülbüle:
- Gel, diyor ve İlahî tecelliyi ona gösteriyor… Bülbül şimdi ne yapsın? Feryadı dinmiştir. Sevincinden mesttir. Dili tutulmuştur. Kıyamete kadar böyle kalabilir. Cenab-ı Hak Cibrîl‘e yine emir veriyor:
- Bülbüle söyle: Benden ne dilerse, şimdi dilesin.
- İste bülbül, Rabbinden, ne isteyeceksen iste!
Bülbül dile geliyor:
- Ben, diyor, kendimi bildim bileli, Rabbimin zikri ile meşgulüm. İşittim ki, Rabbimin bin bir güzel ismi varmış; ama ben, sadece yüz birini biliyorum. Diğer dokuz yüzünü de öğrenmek isterim.
Bülbülün dileği, derhal kabul edilmiş, bilmediği Esmâ-i Hüsnâ’yı da hemen öğrenivermiştir… Ve şimdi bülbülün vazifesi var: Cibrîl bülbülü alıyor; nârın, nûr olduğu yere, Hazret-i İbrâhim‘in bulunduğu gülistana koyuyor ve ona ırmağın kenarındaki gül ağacını göstererek;
- Bülbül, diyor, senin yerin burası.
Bülbül, güle konmuştur. Ötüyor… ötüyor… ötüyor…
İşte bülbülün güle muhabbeti böyle başlar.
Şimdi o, her seher vakti konacak bir gül dalı bulur, öter, öter, öter… Baygın düşünceye kadar…
Bülbülün seher vaktindeki bu hali, gafiller uyurken, uyanık aşıklarla beraber, binbir Esmâ-i Hüsnâ‘yı zikredişidir.
Eğer siz; seher vakti, bülbül ile beraber uyanmış da secdede iseniz, onun sizi zikirde geçmeğe çalıştığını duyarsınız.
Yok, eğer o sizden daha evvel uyanmış, pencerenizin önündeki güle konmuş ötüyor da; siz onun nağmeleriyle uyandı iseniz, biliniz ki o, sizin kalbinizdeki gaflet külünü eşelemekte, oraya kendisinin küçücük kalbindeki büyük aşk ateşinden bir kıvılcım sıçratarak, ruhunuzu tutuşturmak istemektedir.
Seher vakti öten bülbül; günaydın mı istiyorsun Yarim uzak kalmış benden;günaydın mı istiyorsun
Bükük boynum nerde erim;inim inim ben inlerim Ağlayarak öt dinlerim;günaydın mı istiyorsun
Visal yok ki bilmezsin sen ;kal derim de kalmazsın sen Bülbül derde dalmazsın sen ;günaydın mı istiyorsun
Erimez ki karlı dağlar ;gelemez ki o yar ağlar Derdi ciğerimi dağlar ;günaydın mı istiyorsun
Neşen daim ola bülbül ;gönlün huzur dola bülbül Ecen seni bula bülbül ;günaydın mı istiyorsun
Günümüz aydın olsun… | |
|