˙·٠•●BiLGiLeRiN Mekanı Forumlarına Hoşgeldiniz ●•٠·˙
Hoşgeldiniz Üye Olmak için Lütfen Kayıt Ol Butonuna Tıklayarak sizde aramıza Katılın
˙·٠•●BiLGiLeRiN Mekanı Forumlarına Hoşgeldiniz ●•٠·˙
Hoşgeldiniz Üye Olmak için Lütfen Kayıt Ol Butonuna Tıklayarak sizde aramıza Katılın
˙·٠•●BiLGiLeRiN Mekanı Forumlarına Hoşgeldiniz ●•٠·˙
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

˙·٠•●BiLGiLeRiN Mekanı Forumlarına Hoşgeldiniz ●•٠·˙

Arkadaşlığın ve Dostluğun Tek Adresi => Doğru Yerdesiniz
 
AnasayfaAnasayfa  Satış ForumunaSatış Forumuna  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Tasavvufun Doğuşu

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
_*_USL@NM@Z_*_
AYIN Üyesi
AYIN Üyesi
_*_USL@NM@Z_*_


Erkek
Mesaj Sayısı : 436
Yaş : 28
Nerden : İzmir-Bornova
Kayıt tarihi : 24/02/09

Tasavvufun Doğuşu Empty
MesajKonu: Tasavvufun Doğuşu   Tasavvufun Doğuşu EmptyC.tesi Şub. 28, 2009 11:35 am

TASAVVUFUN DOĞUŞU

Tasavvufun Doğuşu Nokta:: 1 ::Tasavvufun Doğuşu Nokta

Cenâb-ı Hak, insanoğluna ihsân ettiği sonsuz nîmetlerine ilâveten



نَفَخْتُ فِيهِ مِنْ رُوحِى


[size=16]"Rûhumdan (kudretimden bir sır) üfledim"1 buyurarak, kendi katından bir cevheri ikram etmekle, ona kıymetlerin en yücesini lutfetmiştir. Buna mukabil olarak da onun, Zât-ı Ulûhiyyet'ine muhabbet sûretiyle kullukta bulunmasını, neticesinde de mârifetten nasîb alarak, vuslata ermesini murâd etmiştir.

Hak Teâlâ, kullarını hidâyete ulaştırmak için, insana birtakım üstün vasıflar lutfetmiştir. Buna ilaveten bir de, aralarından müstesna yaratılışlı, vahye mazhar olmuş bazı kullarını peygamber olarak vazifelendirmek sûretiyle onlara ihsanda bulunmuştur. Peygamberlerin olmadığı zamanlarda ise, verese-i enbiyâ olan sâlih kullarıyla bu lutfunu devâm ettirmiştir.


Rabbin insanlığa müstesna bir yardımını ifâde eden peygamber gönderme keyfiyeti, bütün insanlığı şümûlüne alabilmesi için Hazret-i Âdem -aleyhisselâm- ile başlamıştır. Hazret-i Âdem, hem ilk insan ve hem de ilk peygamberdir.

Bu mübârek hidâyet yolu, ilâhî kudret akışları içinde bir nûr şerâresi hâlinde müteselsilen gelen yüz yirmi bin küsur peygamberle te'yîd ve takviye edile edile, insanlığın kaydettiği terakkîye muvâzî bir tekâmül kazanmıştır. Devrin husûsiyetlerine ve muhâtapların seviyelerine uygun bir teblîgatla devâm edip giden bu silsile, nihâyet son peygamber Hazret-i Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'de kemâline erişip âzamî zirveye ulaşmıştır.

Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, nûruyla Hazret-i Âdem'den önce, cismâniyetiyle bütün peygamberlerden sonra zuhur etmekle, nübüvvet takviminin ilk ve son yaprağı olmuştur. Yâni risâlet takvimi, varlığın ilki olan Nûr-i Muhammedî ile başlamış, son yaprağı da "Cismâniyet-i Muhammedî" ile nihâyet bulmuştur. Dolayısıyla O, zaman itibariyle son, yaradılış itibariyle ilk peygamberdir.


Bütün mevcudâtın varlık sâikı, nûr-i Muhammedî olduğundan , Cenâb-ı Hak Hazret-i Peygamber'i "Habîbim" hitabına mazhar olacak bir liyâkatte yaşatmıştır. Rabbimiz, O'nun müstesna ve mûtenâ hayatını zâhiren ve bâtınen en güzel bir şekilde terbiye ederek, bütün insanlığa bir armağan olarak lutfetmiştir.

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'in sîreti ve mübarek şahsiyeti, sırf insan idrâkine sığabilen tezahürleri ile dahî, beşerî davranışlar manzûmesinin en ulaşılmaz zirvesini teşkil eder. Zîrâ Allâh -celle celâlühû- O mübarek varlığı, bütün insanlığa bir "Üsve-i Hasene" yâni en mükemmel bir ahlâk numûnesi kılmıştır. Bundan dolayıdır ki, O'nu insan topluluğu içinde acziyet bakımından en altta bulunan "yetim çocukluk"tan başlatarak, hayatın bütün kademelerinden geçirip, kudret ve salâhiyet bakımından en üst noktaya, yâni devlet reisliği ve peygamberliğe kadar yükseltmiştir. Tâ ki beşeriyet kademelerinin herhangi bir yerinde bulunan herkes, O'ndan kendileri için en mükemmel fiilî davranışları örnek alıp, kendi iktidar ve istîdâdı nisbetinde bunları gerçekleştirmeye meyledebilsin.


Esâsen Cenâb-ı Hak, O'nun, bi'setinden (peygamber olarak gönderilişinden) itibaren dünyânın sonuna kadar gelecek bütün insanlara bir örnek teşkil ettiğini beyân buyurmaktadır:


لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ
لِمَنْ كَانَ يَرْجُوا الله َ وَالْيَوْمَ الآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا


"Andolsun ki, sizin için; Allâh'a ve âhiret gününe kavuşacağını uman ve Allâh'ı çok zikreden (mümin)'ler için Rasûlullâh'ta en mükemmel bir örnek (üsve-i hasene) vardır." (el-Ahzâb, 21)


Bu demektir ki bütün insanlık, îmânî ve ahlâkî -daha umûmî bir tâbirle- tasavvufî davranış mükemmelliğine ulaşabilmek için o mübârek varlığın hayat ve faâliyetlerini lâyıkıyla öğrenmek mecbûriyetindedir. Öğrendiklerini kendi istîdâdı nisbetinde taklîde yönelmeli ve zamanla tahkîke ulaşmayı hedeflemelidir. Bu ise, O'na duyulan muhabbet ve O'nun rûhâniyetine bürünebilme nisbetinde gerçekleşir. O'nunla duygulanıp feyz-yâb olmada sayısız rûhânî nasip ve tecellîler vardır. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'in örnek şahsiyet ve kalbî hayatından tâkatimiz kadar nasib alabilmek, O'nun ahlâkıyla ahlâklanabilmek, dünya ve âhiretteki şereflerin en yücesidir.

Âlemlerin Rabbi, Fahr-i Kâinât -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz'i zâhiren ve bâtınen en güzel bir fıtratta yaratıp terbiye etmiştir ki O, bu ilâhî terbiyesini:
"Beni Rabbim terbiye etti ve terbiyemi ne güzel kıldı." (Süyûtî, Câmiu's-Sağîr, I, 12) sözleriyle ifâde buyurmuştur.

[b]1.Hicr Sûresi, 29
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Tasavvufun Doğuşu
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Tasavvufun Tanımı
» Tasavvufun Kaynağı ve Hakikati
» Tasavvufun Temel Mefhumu : İhsan

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
˙·٠•●BiLGiLeRiN Mekanı Forumlarına Hoşgeldiniz ●•٠·˙  :: ..:::Bilgili İsLaM DiNi:::.. ::  ISLAM :: Tasavvuf-
Buraya geçin: