˙·٠•●BiLGiLeRiN Mekanı Forumlarına Hoşgeldiniz ●•٠·˙
Hoşgeldiniz Üye Olmak için Lütfen Kayıt Ol Butonuna Tıklayarak sizde aramıza Katılın
˙·٠•●BiLGiLeRiN Mekanı Forumlarına Hoşgeldiniz ●•٠·˙
Hoşgeldiniz Üye Olmak için Lütfen Kayıt Ol Butonuna Tıklayarak sizde aramıza Katılın
˙·٠•●BiLGiLeRiN Mekanı Forumlarına Hoşgeldiniz ●•٠·˙
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

˙·٠•●BiLGiLeRiN Mekanı Forumlarına Hoşgeldiniz ●•٠·˙

Arkadaşlığın ve Dostluğun Tek Adresi => Doğru Yerdesiniz
 
AnasayfaAnasayfa  Satış ForumunaSatış Forumuna  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Ka'be İmamını Ağlatan Ayetler

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ahmet

ahmet


Erkek
Mesaj Sayısı : 15
Yaş : 39
Nerden : ist
İş/Hobiler : xxx
Kayıt tarihi : 06/11/08

Ka'be İmamını Ağlatan Ayetler Empty
MesajKonu: Ka'be İmamını Ağlatan Ayetler   Ka'be İmamını Ağlatan Ayetler EmptyPerş. Şub. 05, 2009 5:03 pm

Kur’ân-ı Kerîm, âlemlerin Rabbi olan Allah tarafından indirilmiştir1. Onun hem lafzı hem de manası mucizedir. Onun, lafzı da manası da inananları derin bir şekilde etkilemekte, onların imanlarını artırmaktadır. Nitekim bu konuda Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır: “Allah, sözün en güzelini; birbiriyle uyumlu ve bıkılmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi.Rablerinden korkanların, bu kitabın etkisinden tüyleri ürperir. Sonra hem bedenleri hem de kalpleri Allah’ın zikrine karşı yumuşar. İşte bu Kur’ân, Allah’ın hidayet rehberidir. Onunla dilediğini doğru yola iletir…”2 “Mü’minler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.”3 “İşte bunlar, Âdem’in ve Nuh ile beraber (gemiye) bindirdiklerimizin soyundan, İbrahim’in, Yakub’un ve doğru yola iletip seçtiklerimizin soyundan kendilerine nimet verdiğimiz nebîlerdir. Kendilerine Rahman’ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlar.”

Âllah’ın âyetleri okunduğu zaman mü’minler, derin bir saygı içerisinde onları dinlerler. Kur’ân âyetleri onların, imanını artırır; hem maddi yönden hem de manevi yönden büyük bir tesir altında kalırlar. Bedenlerinde bir irkilme, tatlı bir heyecan, engin bir aşk, yüreklerinde tarifi mümkün olmayan bir duygu oluşur. Bunun neticesinde de ağlarlar, göz yaşı dökerler ya da ağlamaya çalışarak Kur’ân âyetleri ile yumuşamanın hazzını yaşarlar.

2008 yılı hac mevsiminde Diyanet İşleri başkanlığı Hac Organizasyonu bünyesinde Ankara 47 Kafile Başkanı olarak görevlendirildim. Önce Medine’ye gittik. Peygamber (s.a.v)’in misafiri olduk, Onun manevi huzurunda Mescidi- Nebevî’de feyizli ve bereketli günler geçirdik, Ravza-ı Mutahhara’nın gölgesinde huzura gark olduk.

Daha sonra Mekke’ye intikal ettik. Rahman’ın ziyaretçileri olarak Ka’be’nin heybeti ve azameti karşısında pişmeye, yanmaya, olgunlaşmaya çalıştık. Emniyet, güven ve huzur içerisinde tavaflarımızı yaptık, sa’yimizi tamamladık, namazlarımızı kıldık, dua ve niyazlarımızla saadete erdik. 30 Kasım 2008 gününün sabahı bambaşka bir güzellik yaşadık. Ka’be’nin imamı sabah namazını kıldırıyordu. İmam, sabah namazının ilk rekatında Fatiha’yı okuduktan sonra şu mealdeki âyetlerle kıraatini sürdürdü:

“Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Allah’ın her şeye gücü yeter. Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselîm sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır. Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerinde yatarken (her vakit) Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru. Ey Rabbimiz! Doğrusu sen, kimi cehenneme koyarsan, artık onu rüsvay etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur. Ey Rabbimiz! Gerçek şu ki biz, “Rabbinize inanın!” diye imana çağıran bir davetçiyi (Peygamber’i, Kur’ân’ı) işittik, hemen iman ettik. Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al, ey Rabbimiz! Rabbimiz! Bize, peygamberlerin vasıtasıyla vaat ettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil ve rüsvay etme; şüphesiz ki, sen vâdinden caymazsın.”4

Ka’be imamının akıcı ve güzel okuyuşu, herkesi tesir altına almış, onların manalarını kavrayanları ise daha fazla etkilemiş ve cazibe alanına çekmişti. Huşu ile okunan âyetler sayesinde onları dinleyen mü’minler, Ka’be’de engin bir coşku ile namaz kılmanın tadına varmışlardı. Müminlerin derin bir sükûnetle Allah’ın huzurunda divan durmayı sürdürdükleri bir sırada ikinci rekatte Ka’be imamı şu mealdeki âyeti okumaya başladı. “Bunun üzerine Rableri, onların dualarını kabul etti. (Buyurdu ki:) Ben, erkek olsun kadın olsun-ki hep birbirinizdensiniz- içinizden, amel eden (çalışan) hiçbir kimsenin yaptığını boşa çıkarmayacağım. Onlar ki, hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, benim yolumda eziyete uğradılar, çarpıştılar ve öldürüldüler; andolsun, ben onların kötülüklerini örteceğim ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Bu mükafat Allah tarafındandır…”5 Namazın başında okuduğu âyetlerin de tesiri ile âyet Ka’be İmam’ını öyle etkilemişti ki, kendini tutamayarak sesli seli ağlamaya başladı ve titrek sesleriyle okumayı sürdürdü. Bir ara ağlamaktan ötürü okumayı kesti ancak Allah’ın muvaffak kılması ile âyeti tamamlayarak rukuya vardı.

Âl-i İmrân Sûresinin 90. âyetinin ve onu takip eden âyetlerin iniş sebebi şöyle açıklanır: Abdullah b. Ömer (r.a), Hz. Aişe’ye “Resûlüllah’tan gördüğün en hayret verici şeyi bana haber verir misin?” diye sorunca Hz. Aişe uzun müddet ağlamış ve sonra şöyle demiştir:

“Onun her işi hayret verici idi. Bir gece yanıma geldi, hatta cildini cildime dokundurdu ve sonra şöyle buyurdu: “Ey Aişe, bu gece bana Rabbime ibadet etmek için izin verir misin?” Bunun üzerine ben “Ey Allah’ın Resûlü! Ben senin yakınlığını severim, isteklerini de severim, Rabbine ibadet etmeni de severim, izinlisin” dedim. (Ben bunu söyleyince) Resûlüllah kalktı, odadaki su ibriğinin yanına gitti, abdest aldı, suyu da çok dökmedi, sonra namaz kılmaya başladı. Ağlıyordu, hatta ağlamaktan sakalı ıslandı. Sonra secde etti ve ağlamaya devam ediyordu. Ağlamasından yer ıslanmıştı. Sonra yan tarafına yattı ve yine ağlıyordu. Sonra Bilal geldi, kendisini sabah namazına çağırıyordu. Bilal onun ağlamasını görünce “Ey Allah’ın Resûlü! Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışladığı halde seni ağlatan şey nedir? Bunun üzerine Hz. Peygamber “Ey Bilal! şükreden bir kul olmayayım mı? Nasıl ağlamayayım? Allah Teâlâ bu gece bana “Göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır”6 âyetini indirdi” dedikten sonra şöyle buyurdu: “Yazıklar olsun bunu okuyup da bunun hakkında düşünmeyene!” Diğer bir rivayette ise “Vay bunu çeneleri arasında çiğneyip de bunun üzerinde düşünmeyenlere!”7 buyurmuştur.8

Kafilemizin hacıları, otele geldiklerinde “Namazda ağlamak namazı bozmaz mı? Ka’be’nin imamı niçin ağladı, bize bunun sebebini açıklar mısınız?” diyerek, söz konusu ağlamanın mahiyetini öğrenmeye çalıştılar. Tabii ki, Ka’be imamının hissiyatını anlatmak, anlamak oldukça zordur. Allah’ın huzurunda, Ka’be’nin karşısında ve milyonlarca insanın önünde namaz kıldırırken ağlaması, tarifi mümkün olmayacak bir haldir. İlâhî coşkunun insanı çepeçevre kuşatması karşısında duyulan heyecanı ve huzuru, hangi kelamla açıklayabiliriz ya da yorumlayabiliriz? Ka’be imamının ağlayışı, hacılarımızı da derinden etkilemiş hatta kimi hacılarımız, “İlk defa böyle huzurlu bir namaz kılıyoruz” demekten geri duramamışlardı.

Ka’be imamının sabah namazının birinci rekatında ağlayarak bitirdiği ve daha sonra rükua vardığı âyetin iniş sebebi ise şöyle açıklanır. Ümmü Seleme (r.a), “Ey Allah’ın Rasûlü! Hicret hususunda Allah Teâlâ’nın kadınlar hakkında bir şey zikrettiğini, onlardan bahsettiğini duymadık” demesi üzerine Allah Teâlâ Peygamber (s.a.v)’e “Bunun üzerine Rableri, onların dualarını kabul etti….” âyetini indirmiştir.9 Allah Teâlâ, kadın olsun erkek olsun, hiçbir kimsenin amelinin zayi edilmeyeceğini ve Allah Teâlâ’nın katında kadın ve erkeğin kullukta eşit olduğunu, herkesin yaptığının mutlaka karşılık bulacağını beyan buyurmuştur. Bu ve benzerî âyetler, kadınları çok sevindirmiştir. Onlar da Allah yolunda mücadele etmiş, cihada katılmış, hicret etmiş ve eziyete katlanmışlardır. Onlar da İslam’ın tebliğ edilmesi konusunda önemli gayretleri ve fedakarlıkları olmuştur.

Kur’ân, bütün insanları Allah Teâlâ’nın kudretini, sanatını, inceden inceye düşünmeye davet etmektedir. Kur’ân, kendisini tefekkür etmeye çağırmaktadır. Hakkıyla Kur’ân’ı tefekkür eden ve hakkıyla onu anlamaya çalışanlar, huzura erecek ve kalpleri mutmain olacaktır. Nitekim Kur’ân bu gerçeği şöyle ifade etmiştir:“…Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı zikretmekle huzur bulur, itminana erer.”10

Dipnotlar: 1) Şuarâ, 26/192.Vâkıa, 56’80; Hâkka, 69/43. 2) Zümer, 39/23. 3) Enfâl, 8/2. 4) Âl-i İmrân, 3/189-194. 5) Âl-i İmrân, 3/195. 6) Âl-i İmrân, 3/190. 7) Buhârî, Teheccüd, 6; Müslim, Münâfikûn, 79-80; Tirmizî, Salât, 187; İbn Mâce, İkâme, 200. 8) İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, İstanbul, 1985, II, 164. 9) İbn Kesîr, a.g.e., II, 165. 10) Ra’d, 13/28.

ALTINOLUK DERGİSİ
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ka'be İmamını Ağlatan Ayetler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
˙·٠•●BiLGiLeRiN Mekanı Forumlarına Hoşgeldiniz ●•٠·˙  :: ..:::Bilgili İsLaM DiNi:::.. ::  ISLAM :: Makale-
Buraya geçin: